Esir generallere çay ısmarladı

630cdd2586b2442990931586.jpg

Anadolu’ya işgale gelen güçler, şimdi Afyon’dan Uşak’a doğru uzanan alan içinde çemberin içinde sıkışmıştı. Çemberden çıkan Yunan kuvvetleri ise İzmir’e çekilmenin yollarını arıyordu. Dumlupınar’daki zaferden sonra 2 Eylül 1922’de Yunan Ordusu’nun Başkomutanı Nikolaos Trikopis, esir alındı. Atatürk’ün Yaveri ve en yakın arkadaşları arasında yer alan Salih Bozok, hatıralarında Trikopis’in esaretiyle ilgili şunları anlatır:

“Uşak’ta karargâha iltihak ettiğim zaman Yunan başkumandanı general Trikopis’le General Diyonis’in esir edilmiş olduklarını öğrendim. Esir düşmüş başkumandanla general arkadaşı o gün Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin nezdine getirdiler. İsmet Paşa ile Birinci Ordu Kumandanı da beraber gelmişlerdi. Gazi Paşa hazretleri esir generalleri ayakta karşıladı. Kendilerine yer gösterdi, birer çay ısmarladı, sonra Trikopis’e sordu:

*Bu iş nasıl oldu?

Trikopis iki ellerini yanlarına doğru açarken başını önüne eğdi. Vaziyetinden bu âkıbeti mukadderattan ziyade aciz ve zaafa hamletmek istediği anlaşılıyordu. Gazi kendisini teselli etti:

Üzerinize düşen vazifeyi ifa ettiğinize kailseniz müsterih olunuz. En büyük kumandanlar için de esaret mukadder olabilir. Trikopis, verdiği cevapta bazı kusurları Diyonis’e atfettikten sonra topçularımızın mükemmeliyetinden, iki telsizleri olduğu halde birinin evvelce bozulup İzmir’e gönderildiğinden, diğerinin topçu ateşimizle tahrip edildiğinden bahsetti ve çaresizlikler içinde kaldığını ve hatta bir gün evvel kendi yaverinin dahi yanından ayrıldığını söyledi. Trikopis yapacak yalnız bir şey kaldığını fakat yapamadığını ilâve etti. Esir başkumandan intihar arzusunda olduğunu imâ ediyordu!”

630cdd4186b2442990931593.jpg


Türk ordusunun subay sayısı fazlaydı

Savaşa katılan Türk birliklerinin sayısı 207 bin 942; Yunan birliklerinin ise 224 bin 992 idi. Türk ordusunda 8 bin 659, Yunan ordusunda ise 6 bin 565 subay yer alıyordu. Türk ordusunda; 92 bin 792 tüfek, 2 bin 25 hafif mitralyöz, 839 ağır mitralyöz, 323 top, 10 uçak, 298 kamyon ve 33 otomobil vardı. Yunan ordusunda ise 90 bin tüfek, 3 bin 139 hafif mitralyöz, bin 280 ağır mitralyöz, 418 top, 50 uçak, 4 bin 36 kamyon ve bin 776 otomobil - ambulans bulunuyordu.

Taarruz’un komuta heyeti

Büyük Taaruz’un komutanları şöyleydi:
Başkomutan Müşir (Mareşal) Gazi Mustafa Kemal (Atatürk)
Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Mustafa Fevzi (Mareşal Çakmak)
Batı Cephesi Komutanı Mirliva İsmet (İnönü)
Batı Cephesi Kurmay Başkanı Albay Asım (Gündüz)
1. Ordu Komutanı Mirliva Nurettin (Sakallı)
2. Ordu Komutanı Mirliva Yakup Şevki (Subaşı)
5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahreddin (Altay).

Zafer öncesi genel durum

30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’a giden yol ve milli mücadele özetle şöyle bir seyir izledi: 1918 yılının sonbaharı geldiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşı sürdürecek gücü kalmadığı anlaşıldı. Birinci Dünya Savaşı içinde imparatorluk ağır yenilgiler almış ve artık bağımsız bir devlet olarak hayatını sürdürmesi bile zor hale gelmişti. Mondros Mütarekesi Limni Adası’nda demirli İngiliz savaş gemisinde imzalandığında tarih 30 Ekim 1918; İtilaf Güçleri donanmasının savaş gemileri İstanbul’da varlığını gösterdiğinde tarih 18 Kasım 1918 idi. İzmir’in işgali 15 Temmuz 1919’ta başladı.

Mustafa Kemal Paşa, milli mücadeleyi örgütlemek için Samsun’u 19 Mayıs 1919’da çıktı. Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımı ve ilanı olan Amasya Genelgesi, 22 Haziran 1919 tarihinde yayımlandı. Erzurum Kongresi 23 Temmuz’da, Sivas Kongresi ise 4 Eylül’de toplandı. Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da açıldı. Meclis ordusu kuruldu. Yeni ordu, Yunan işgaline karşı direnişe geçti. 1921’de Sakarya Savaşı ile Yunan büyük taarruzu püskürtüldü.

İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!

30 Ağustos’taki zaferin ardından meydana gelen gelişmeler özetle şöyle:

Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül 1922’de orduya yayınladığı bildiride şu hedefi gösterdi: Bütün arkadaşlarımın Anadolu’da daha başka meydan savaşları verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl kuvvetini, kahramanlık ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına göstermeye devam etmesini isterim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!

630cdd6d86b244299093159a.jpg


2 Eylül 1922 Yunan Orduları Komutanı Trikopis tutsak düştü.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 3 Eylül’de Başbakan Rauf Orbay’a şu telgrafı çekti: Esir alınan generalle görüştüm. Kendilerini teselli ve misafir ettim. Ailelerine sağlık haberlerini bildirmelerine izin verdim.

Batı Cephesi Komutanlığı tarafından Dumlupınar Meydan Savaşı’na Başkomutan Savaşı adı verildi.

Başbakan Rauf Orbay, 4 Eylül’de cephede bulunan Başkomutan’a İstanbul’daki işgal devletleri temsilcilerinin ateşkes isteğini telgrafla bildirdi.

Lider ve Başkomutan, hükümete “Anadolu’daki Yunan ordusu kesin şekilde mağlup edilmiştir. Anadolu için herhangi bir görüşmeye gerek kalmamıştır. Anlaşma ancak Trakya için söz konusu olabilir” emrini iletti.

Fethi Okyar Bey’in, 6 Eylül’de Londra’dan gelen telgrafında “İngiltere acele ateşkes ve anlaşma istiyor” deniliyordu. 6 Eylül’de İstanbul’daki İngiliz orduları Başkomutanı General Harington, İngiltere Savunma Bakanlığı’na telgrafında,

“Durum ağır. Ateşkes için kaybedilecek zaman yok. Yunanlı, Anadolu’dan kaçıp gitmekten başka bir şey düşünmüyor!” ifadesi yer aldı.

Başkomutan, 9 Eylül’de Nif’e geldi. Tepeden İzmir görünüyordu. Başbakan Rauf Orbay’a çektiği telgrafta, “Birliklerimiz İzmir’in doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bugün yenilmiş düşmanla beraber İzmir’imize zaferle girdi. Ben yarın öğleden itibaren İzmir’de bulunacağım” bilgisini verdi. Başkomutan, aynı gün ordulara bildiri yayınladı: İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta, orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı saygı ve takdirle anıyorum. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin elde edilişinde de aynı istek ve fedakârlığı göstereceklerine güvenim tamdır.

10 Eylül 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, saat 14.00’te Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ile birlikte İzmir’e geldi. Milli mücadele, 16 Mayıs›ta İzmir›in işgalinin ardından Atatürk›ün 19 Mayıs›ta Samsun›a çıkışı ile başlamıştı. İzmir›in kurtuluşu ile milli mücadelenin askeri safhası da fiilen kapanıyordu.

Lozan’ın yolu açıldı

Büyük Zafer, 26 Ağustos’ta başlayan ve 30 Ağustos’ta sona eren Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile elde edildi. Ancak zafere rağmen İstanbul ve Çanakkale Boğazı hala İtilaf Devletleri’nin elindeydi. Diplomatik temasların ardından 3 Ekim 1922’de Mudanya Konferansı toplandı. Mudanya’da uzlaşma sağlanmasıyla yeni bir savaşa girilmeden barış konferansına gidilmesinin yolu açıldı. Lozan Konferansı, 21 Kasım 1922’de İsviçre’nin Lozan Kenti’nde göl kenarındaki Şato Oteli’nde başladı. Türk heyetinin baş delegesi Dışişleri Bakanı İsmet İnönü idi. Çetin müzakerelere sahne olan konferansın ardından antlaşma, ancak 24 Temmuz 1923’te imzalanabildi. Antlaşma, TBMM’de 23 Ağustos 1923 tarihinde onaylandı. İtilaf Devletleri’ne İstanbul’dan askeri güçlerini çekmeleri için ültimatom verildi. İtilaf güçlerinin son askerleri, 2 Ekim 1923’te İstanbul’dan ayrıldı. Türk askeri, 6 Ekim 1923’te İstanbul’a törenle girdi. Hazırlanan Tak’ın üzerinde “Elhamdülillah, Vatan müdafilerine İstanbul şehrinin nişan-ı ihtiram ve şükranı” yazıyordu.
 
Üst Alt